Dolar : Alış : 32.5096 / Satış : 32.5682
Euro : Alış : 34.6254 / Satış : 34.6878
HAVA DURUMU
hava durumu

Adana

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 14 Kategoride 1561 İçerik Bulunuyor.

Röportajlar

MÜSİAD Tarımda Kalkınma Raporu’nu yayınladı

20 Şubat 2019 - 667 kez okunmuş
Ana Sayfa » Gündem»Adana Gündemi»MÜSİAD Tarımda Kalkınma Raporu’nu yayınladı
MÜSİAD Tarımda Kalkınma Raporu’nu yayınladı

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği ( MÜSİAD) Gıda Tarım ve Hayvancılık Sektör Kurulu’nun 17-18 Aralık 2018 tarihlerinde MÜSİAD Adana Şubesi’nin ev sahipliğinde düzenlediği “Tarımda Kalkınma” ana temalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Sektörü Türkiye İstişare Toplantısı’nın sonuç raporu açıklandı.

Sonuç raporunda öne çıkan maddeler şöyle;

-Millî Tarım Projesi’nin iki önemli ayağından biri olan hayvancılıkta yüksek verimli yerli ırkları destekleme modeli
ve damızlık üretim merkezleri oluşturulması uygulamaları aynen ve uzun soluklu olarak devam ettirilmelidir.

-Orta ve uzun vadede öncelikle, Türkiye’deki mevcut sığır ırk popülasyonu sütçü ırklar yerine kombine verimli ırklar (et ve süt verimi dengeli Semental ırkı gibi) çoğunluk haline getirilmelidir.

“Gerçek dışı fiyat müdahaleleri terk edilmelidir”

-Devletin tarımda asıl görevi yeniden belirlenmelidir. Gerçek dışı fiyat müdahaleleri terk edilmelidir. Tarımda alt
yapı yatırımları, araştırma-geliştirme, örgütlenme, tarımsal veri tabanı oluşturulması ve tarımın tüm boyutlarıyla
kayıt altına alınması gibi çalışmalar yapılması gereken radikal değişikliklerin temelini temsil edecektir. Tarım sektöründe ürün fiyatlarının belirlenmesinde destekleme alımlarının kaldırılarak, çiftçiye doğrudan bütçeden gelir desteğinin sağlanması daha verimli olacaktır.

-Türkiye Avrupa Birliği ortak tarım politikalarına geçiş yapmalıdır. Tarım sektörünün kalkınması ve rekabet edebilir düzeye gelmesi köylü tarafından yapılan tarımla mümkün değildir. 

-Dünya üzerindeki tarımdaki tüm başarı hikâyelerinin veri analizleri yapılmalıdır. Örneğin Peru Kinoa yetiştiriciliğinde büyük başarı elde etmiştir. Uzun yıllardır bu topraklarda üretilen ürün standartlarının uluslararası piyasalarda rekabet edebilir düzeye getirilmesi ve yeni ürün geliştirme çalışmalarına önem verilmesi sağlanmalıdır.

-Türkiye’de öncelikle yerli ürünlerin aranılan lezzeti nedeniyle tohumlarının geliştirilmesi ve teşvik edilmesi
doğru olacaktır. Büyük şirketlerin tarım sektörüne yatırım yapması teşviklerle sağlanmalıdır.

-Tarım ve Orman Bakanlığı ve TMO yeniden yapılandırılmalıdır. Gıdanın iç ve dış ticareti farklı bir sistemle yürütülmelidir. Bakanlık araştıran, eğiten ve bilgilendiren bir kuruluş haline getirilmelidir. Bakanlık çalışanlarının çalışma sürecinde güncel konular üzerinden akademik kariyer yapmaları ve üniversiteler ile bağlantılı çalışma yürütmeleri teşvik edilmelidir.

-Endemik bitkiler konusunda zengin bir ülkeyiz ancak bu bitkilerin uluslararası ticareti konusunda bir proje ortaya
koyamamaktayız. Tarım ve turizmi her bölge için bir arada düşünüp, kamu bu alandaki projelere öncülük etmelidir.

“Yabancı firmalar karşısında yerli firmalar desteklenmeli”

– Gıda sektörüne ilişkin şekerleme ve draje imalatı yapan yerli ve milli bir firma, aynı sektörde bulunan yabancı bir
firma ile eşit rekabet şartlarında mücadele etmemektedir. Zira bu sektörde faaliyet gösteren yabancı bir firma, oyuncağı çikolatasıyla birlikte %8 KDV ile ithal etmektedir. Hiçbir istihdam yaratmayıp (sıfır vergi ile), Türkiye’yi
yalnızca pazar olarak kullanarak %8 KDV ile ürünlerini satan yabancı bir firmaya karşın, yerli firmalar %18 KDV,
%4,7 G.V ile ithal edip, %18 KDV ile satmaktadırlar.

-Yumurta sektörünün ana ham maddelerinden; tahıl grubu KDV’si %1, yem-küspe grubu KDV %0 şeklindedir. Fakat satışların tamamında KDV %8 olarak uygulanmaktadır. Bu durum işletmelere ek finans yükü getirmektedir. Toptan yumurta satışlarında KDV %1, perakende yumurta satışlarında KDV %8 uygulanmalıdır. Bunun yanında süt ve süt ürünlerinde de KDV %1 uygulanmalıdır.

-Yem ve yem ham maddesi bakımından dış ülkelere bağımlı olmamız sebebiyle döviz kurlarının yükseldiği
dönemde sektör olumsuz etkilenmektedir. Yem bitkileri ve ham maddelerinin üretiminin artırılması için kredi-hibeler bu alana yönlendirilmelidir.

-Hibe ve teşvik konularında, üretim hedeflerine ulaşılması için verilen desteklerde ehillik aranmalıdır. Hayvancılıkta verilen kredilerde profesyonel bir ekip, fizibilite raporu ve en az 3 yıllık tecrübe gibi şartlar belirlenmelidir. 

“Helal et konusunda müftülükten destek alınmalı”

-Helal et konusunda; ithal edilen hayvanların ülkeye canlı girmesi sağlanmalı, kesim yerleri helal kesim anlamında daha fazla denetlenmeli ve belediyelerin kesim yerlerinde müftülük desteği alınmasını sağlanmalıdır.

-Türkiye’nin gelecek 50 yılda yaşayacağı iklim değişiklikleri göz önünde bulundurularak bölgesel planlama pilot bölgeler üzerinden yeniden planlanması sağlanmalıdır.

“Hayvan hastalıklarına karşı seferberlik ilan edilmeli”

-Gen kaynaklarının korunması açısından hayvan hareketleri, hayvan hastalıkları konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Ülkedeki hastalık haritası çıkarılmalıdır. Bu çalışma sonuçlarıyla antibiyotik kullanımı kontrollü hale getirilmeli, koruyucu hekimlik uygulamaları devlet kontrolünde yaptırılmalı ve ihbarı mecburi hastalıklar çerçevesinde seferberlik ilan edilmelidir. 

-Tarımsal ürün ve kültür balıkçılığı ihracatında ilgili ülkelerle veterinerlik anlaşmaları ve akreditasyon işlemleri yapılarak ihracatın önündeki engeller kaldırılmalıdır.

– İthal edilen glikoz şurubu miktarının dikkate alınarak nişasta bazlı şeker kotası ile ilgili düzenlemeler gözden geçirilmelidir.

“Çoban bulamama sorunu”

-Tarımsal kesimde yaşanan iş gücü eksikliklerini kapatma anlamında yabancı uyruklu kişiler istihdam edilmektedir. Ancak bunların ülkede geçici çalışma izinlerinin olmaması nedeniyle hem çalışan hem de çalıştıranlar açısından ciddi sakıncalar ortaya çıkmaktadır. Örneğin; çobanları desteklemek amacıyla devlet tarafından 5000 TL teşvik verilmektedir. Ancak çalışacak çoban bulunamamakta ve yabancı uyruklu kişiler çalıştırılmaktadır. Bunun
sonucunda birçok işletme verilen desteklerden yararlanamamaktadır. Bu problemin giderilmesi için mevzuatta güncellemeler yapılmalıdır.

“Hal yasasındaki değişiklikler ertelenmeli”

-Gıda sektörünün önemli oyuncularından biri olan hal konusunda sistemde yapılmak istenen değişiklikler fayda
yerine zarar getireceği düşünülmektedir. Marketler içinde yapılmak istenen meyve sebze reyonunun soğutucu dolaplara çevrilmesi ülke genelinde yaklaşık 500 milyon dolarlık ek bir maliyete yol açacağı tespit edilmiştir.
Ekonominin kırılgan olduğu, ticaret erbabının ve esnaf kesiminin ayakta durmakta zorlandığı bir dönemde,
sektörlerle ilgili atılacak adımların en azından ekonomi düzelene kadar ertelenmeli ve sonrasında tüm tarafların görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir.

-Tarıma verilen desteklerin sonuçları noktasında verimsizleştiği ve birçok desteğin etkili olmadığı gözlemlenmektedir. Bu sebeple tarıma verilen desteklerin tümüyle gözden geçirilerek sade, sonuç odaklı, ölçülebilir ve performansları değerlendirilebilir hale getirilmelidir.

“Bal üretiminde 2. sırada ihracatında 26. sıradayız”

-Dünya pazarı kapsamında üretimde üst sıralarda olduğumuz ürünlerin, ihracatında aynı seviyede olmadığımız
gözlenmektedir. Örneğin; bal üretiminde 2. sırada olmamıza rağmen, ihracatında 26. sıradayız. Bu gibi ürünler
tespit edilip, ihracatını kolaylaştıracak önlemler alınmalıdır.

-Gıda sektöründe, özellikle de süt ve süt ürünlerinde taklit ve tağşişin önüne geçilmesi için denetimlerin artırılarak caydırıcı cezalar getirilmeli ve bu kişilerin ticaretten men edilmesi sağlanmalıdır.

-Medyada gıdalarla ilgili karalama kampanyalarının ve uzman olarak nitelendirilen kişilerin yol açtığı bilgi kirliliğinin önüne geçilmelidir. 

“Trafik ışıkları uygulaması tüketicinin kafasını karıştıracak”

-Son dönemde Sağlık Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan “okul kantinlerinde satılacak ürünlere” yönelik düzenlemeler, peynirde tuz azaltımı gibi uygulamalar ambalajlı gıdaları zan altında bırakarak Tarım ve Orman Bakanlığı mevzuatı ile çatışmaktadır. Ayrıca gıda etiketlerinde trafik ışıkları uygulamasına geçilmesi durumunda tüketicilerin kafası tamamen karışacak peynir, meyveli yoğurt gibi birçok ürün kırmızı ile işaretlenerek coğrafi işaretli geleneksel ürünlerimiz ve birçok ambalajlı ürün zan altında kalacaktır.

İş’te Life Adana/ Hanifi Aktaş

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

FY Ajans