Dolar : Alış : 34.7499 / Satış : 34.8125
Euro : Alış : 36.7150 / Satış : 36.7811
HAVA DURUMU
hava durumu

Adana

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 14 Kategoride 1616 İçerik Bulunuyor.

Röportajlar

Adana’yı Hisseden Yazar: “Çetin Oranlı”

07 Şubat 2024 - 326 kez okunmuş
Ana Sayfa » Röportajlar»Adana’yı Hisseden Yazar: “Çetin Oranlı”
Adana’yı Hisseden Yazar: “Çetin Oranlı”

Meslek hayatında birçok farklı şehri gezip gören, bu süreçte birçok deneyim biriktiren Çetin Oranlı, mesleki serüveninin bir durağı olarak yolunun düştüğü Adana’ya katkılar sunmaya devam ediyor. Gittiği her yere farklı gözle, farklı pencereden ve derinlikle bakmayı kendisine düstur edinen Oranlı, Adana ile alakalı bir de kitap kaleme aldı. Yakın zamanda Türkiye Yazarlar Birliği’nin “Yılın Şehir Kitabı” ödülüne layık görülen “Her Mevsim Baharı Yaşayan Şehir Adana” kitabını Oranlı’ya sorduk.  O kadar şehir arasından neden Adana’yı kalemine yoldaş etti?

Oranlı’nın şehre dair izlenimlerini, Adana’nın kaotik yapısını, tarihî zenginliklerini ve potansiyelini konuştuğumuz röportajımızda, medya sektörünün dijitalleşme sürecini, sosyal medyanın rolünü ve gazetecilik mesleğine dair önemli tavsiyelerini öğreniyoruz.

İş’te Life Adana/Filiz Yıldırıcı

İşiniz gereği birçok yeri gezmenize rağmen, neden Adana ile ilgili bir kitap kaleme alma ihtiyacı hissettiniz? Adana’da sizi cezbeden ne oldu?

“Adana Bereketli topraklar üzerinde olmasının bedelini her zaman ödemiş bir şehir”

Aslında bu soru çok soruldu. Hem Ordu’lu hemşerilerim hem Konya’daki, Mersin’deki, Tokat’taki dostlarımız yani yaşadığım şehirlerdeki tüm dostlarımız tarafından hep soruldu. Ama ben de kendime “neden Adana” diye sorduğumda şunu söylüyorum; “kader bizi buraya getirdiyse demek ki bir nedeni var. Kaderin mesajlarını, yol çizgilerindeki işaretleri doğru okumak lazım. Herhalde biz de onu biraz okumaya çalıştık.

Adana çok yönlü çok ilginç bir şehir. Bereketli topraklar üzerinde olmasının bedelini her zaman ödemiş. Bir de her zaman söylediğim gibi kıymeti idrak edilmemiş, gerçek değeri anlaşılmamış bir şehir. Gerçek değerin anlaşılması için biz bir katkıda bulunmaya çalıştık elimizden geldiğince. Bizim işimiz kalem erbabı olarak yazmak… Dolayısı ile buraya ilk geldiğimde gözüme takılan şeyler zamanla şehri tanırken bir süreç içerisinde ete kemiğe büründü. Şehri tanırken bütün şehirlerde yaptığım gibi algılarım açık bir şekilde gezmeye dolaşmaya gayret ettim. Gezdiğim camileri, kümbetleri, yapıları arka planı ile öğrenmeye çalışıyorum. Şehri gezerken kendi kendime sorular sordum. Bunların cevaplarını aradım. Bu cevaplardan notlar oluştu. O notlar deneme diye niteleyebileceğimiz, -literatürde monografi olarak geçen- Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehri’nde” olduğu gibi bir şehir kitabını oluşturdu nihayetinde. Yaşarak yazdığım Her Mevsim Baharı Yaşayan Şehir Adana kitabını kaleme aldım.

Kitap ortaya çıktıktan sonra da çoğu arkadaşımdan ve entelektüel çevreden “ya öyle miymiş gerçekten orası, biz bilmiyorduk” gibisinden tepkiler aldım.

Adana’yı diğer illerden farklı görüyor musunuz? Görüyorsanız bu fark ne sizce?

“binlerce yıldır insanlar bu coğrafyaya akın ediyor”

Adana’nın kaotik bir yapısı var. Çok göç aldığı için çok boyutlu bir şehir. Adana’nın çarşı merkezinden güneye doğru indiğinizde Ortadoğu kaotiği gibi kaotik bir yapıya rastlıyorsunuz. Bu çok yönlü bir şehir asırlardır göç alan bir şehir olmanın sonucudur bu. Tarihimizde de tarımsal üretimin uzun yıllar merkezliğini yapmış bir şehir. O nedenle binlerce yıldır insanlar bu coğrafyaya akın ediyor. Şehrin hemen aşağısında deniz, ortasında bir ova ve yukarısında tüm heybeti ile Toros Dağları. Tüm bu doğal güzelliklerin yanında tarihsel olarak çok önemli yere sahip Yılan Kalesi, Anavarza Kalesi, Anavarza Antik Şehri, Kozan Kalesi, efsanelere konu olan Misis Köprüsü, altında tam olarak ne gibi bir değer yattığı belli olmayan Tepebağ gibi yerler şehrin farkını ortaya koyuyor.

Seyhan ve Ceyhan gibi iki harika nehir var. Bunlarla birlikte birçok yerde sulama kanalları var. Ama biz bunları ne kadar değerlendirebiliyoruz bu soru işareti. Sulama kanalları sadece tarımsal amaçla kullanılıyor. Tarımsal amacın yanı sıra taşıdığı doğal güzelliğin turistik amaca yönelik de kullanılmalı diye düşünüyorum. Bunun Hollanda’da, Belçika’da, İtalya’da başarılı örnekleri var. Daha yakın coğrafyadan örnek verecek olursak Eskişehir Porsuk Çayı’nı söyleyebilirim. Bu güzel örnekleri önümüze koyarak geleceğin Adanasını inşa etmeliyiz diye düşünüyorum. Tarihi kimlikle barışarak onun üzerine ona uygun güzellikler inşa etmeliyiz.

Kitap yayımlandıktan sonra genel olarak geri dönüşleri nasıl buldunuz? Bizim şehrimize de bir el atmalısın, buraya da ulaşmalısın diyenler oldu mu?

“Kısa süre önce Türkiye Yazarlar Birliği’nden “Yılın Şehir Kitabı” ödülüne layık görüldük”

Oldu elbette. Ama kitap işi biraz da kısmet işi. Şunu yazayım demekle olmuyor. Şiirdeki ilham duygusu kitapta çok daha genişletilmiş, zamana yayılmış bir yoğunlukta yaşanıyor. Bu benim altıncı kitabım. İlk ikisi mesleki alanım olan “gazetecilikle” ilgiliydi.

Kitap yayımlanalı beş altı ay oldu fakat genel olarak olumlu tepkiler aldık. Kısa süre önce Türkiye Yazarlar Birliği’nden “Yılın Şehir Kitabı” ödülüne layık görüldük. Bu tarz olumlu geri dönüşler ve ödüller bizi motive ediyor tabi ki de.

Okuyuculardan gelen mesajlarda şehir adına da olumlu mesajlar almak bizi ayrıca mutlu ediyor. Adana’nın sürekli olarak asayiş haberleri ile anılıyor olmasından kaynaklı olumsuz imajından kurtarmak lazım. Ama bir taraftan da şehrin olumlu yönlerini ne kadar ön plana çıkartabiliyoruz onu da düşünmek lazım. Haber hep olumsuzluğun üzerine inşa edilir ama öyle bir zorunluluk da yok aslına bakarsanız. Bu biraz kolaycılık. Şehrin olumlu yönlerini de çıkarıp haber yapmak, özel haber yapmak, şehrin fotoğrafını çekmek, çarşısının pazarının renklerini yansıtmak da gazetecilerin görevidir her şeyden önce. Olumsuzluklar daha kolay alıcı buluyor daha kolay yapılıyor. Olumlu haberi yapmak ise daha fazla gayret ve düşünsel çaba gerektiriyor.

Adana’da çekilen filmler ve dizilerin Adana’nın imajındaki etkisi nedir sizce?

“şehrin sahibi sadece yöneticiler değildir, şehrin sahibi şehirde yaşayan herkestir”

Adana en başta da söylediğim gibi çok kültürlü bir yandan da kaotik bir şehir. Kimin ne ararsa onu bulacağı bir şehir. Filmlerde ve dizilerde gecekondulaşmanın, gettolaşmanın yoğun olduğu yerleri kullanmak nasıl elverişli bir görsel malzeme sağlıyorsa, tersi durum için de bolca görsel malzeme sunabilen bir yapısı var şehrin. Bu konuda hepimiz hassasiyet göstermeliyiz. Çünkü şehrin sahibi sadece yöneticiler değildir, şehrin sahibi şehirde yaşayan herkestir. Sivil toplum kuruluşlarıdır her şeyden önce. Aslında bu tepkileri ve yönlendirmeleri sivil toplum kuruluşlarının yapması lazım resmi kanaldan ziyade. Bu anlamda sivil toplum kuruluşlarının çok güçlü olması gerektiğini düşünüyorum.

İletişim fakültesi mezunu genç arkadaşlarımıza ve yazarlık yapmayı düşünen gençlere ne tavsiye edersiniz?

“Yazma ve kendini ifade etme kabiliyeti olmayanın bu alanda işi zor”

Aslında her iki sorunun da ortak bir cevabı var. Mevlana’nın çok güzel bir sözü var onunla cevabıma başlamak isterim. “Testinin içinde ne varsa dışına o sızar” O nedenle testinin içini güzelliklerle doldurmak lazım. İletişim Fakültesi öğrencisi kardeşlerimize şunu söylemek isterim; zaman kullanmayı bilene çok geniş ama harcamaya, hovardaca tüketmene de çok dar. Dolayısıyla üniversitede okurken kendilerini çok iyi yetiştirmeleri, çok fazla okumaları, okuma alışkanlıklarını çok güçlü tutmaları gerekiyor. Bu aslında tüm öğrencileri için geçerli ama İletişim Fakültesi öğrencileri diğer öğrenciler bir kitap okuyorsa iki kitap okumalı. Hem mesleki alanlarıyla hem de genel kültürle ilgili.  Hem Türk hem de dünya klasiklerini okumalarını tavsiye ederim. Entelektüel sermaye biriktirmeleri lazım ki testinin içinden güzel şeyler sızsın dışarıya.

Ayrıca bir iletişim fakültesi öğrencisinin yazım kabiliyetinin de olması lazım. Yazma ve kendini ifade etme kabiliyeti olmayanın bu alanda işi zor. Yetenek gerekiyor açıkçası.

İletişim Fakültesi öğrencilerine diğer bir tavsiyem ise okurken çalışmaları. Bu çok önemli. Okurken sektörü görmeyince okulu bitirince direkt olarak Hürriyet’e Yazı İşleri Müdürü olacağı yanılgısına düşebiliyor öğrenciler. Küçük çabalar büyük sonuçlar doğurur. Ben okurken bir taraftan çalışıyor bir taraftan yabancı dil öğreniyor diğer taraftan özel röportajlar ve haberler yazmaya gayret ediyordum. Sürekli Ankara’ya gider mecliste röportajlar yapardım. O dönemde röportaj yaptığım çoğu isim rahmetli oldu. Fakat sonradan o röportajlar “ Sözün Ardı: İz Bırakan Söyleşiler” kitabı çıktı rahmetli Hasan Celal Güzel’in takdimiyle.

Türkiye’de medya sektörünün durumunu nasıl görüyorsunuz?

“herkesin sosyal medyada gazeteci gibi racon kesebildiği bir devirde yaşıyoruz”

Ben 2012’de yılında memleketim Ordu’da Basın İlan Kurumu’na başladığımda gazetecilik biçim değiştiriyor demiştim. Gerçekten o dönem zamanın ruhunu yakalayanlar şimdi daha iyi noktaya geldiler. Dijitalleşme her tarafı sardı ve bu gelinen nokta kaçınılmaz olarak karşımıza çıktı. Yani artık dijital dünya, herkesin sosyal medyada gazeteci gibi davrandığı bir devirde yaşıyoruz. Aslında sosyal medya güvenilir bir haber kaynağı olamaz. Gazeteciliğin temel zeminleri konvansiyonel medyadır. Sosyal medya bireysel bir alan. Orada gazetecilik bireyin gazeteci gibi davranması çok doğru değil. Editöryal süreçten geçmeyen hiçbir bilgi güvenilir değildir. Yararlı amaçla kullanan için faydalı bir mecra elbette. Çevreden, tanıdıklardan dünyadan haberdar olmak, bir şeyi duyurmak, fotoğraf için, kitap okurları için güzel bir mecra ama yanlış amaçlar için çok fazla kullanılabiliyor sosyal medya.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile alakalı olarak meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz?

Bütün gazeteci arkadaşlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Biz zaten yerel basınımızla sürekli iç içeyiz beraberiz. Çoğu zaman gazeteci arkadaşlarımızı onlardan da fazla düşünüyoruz. İlişkilerimiz ise hep dostluk üzerine kurulu. Basın İlan Kurumu da kurumsal olarak her zaman yerel basının yanında. Kurumun kuruluşu da zaten 10 Ocak.

Gelecekte ise her şeyin daha iyi daha güzel olacağına inanıyorum.

Dr. Çetin Oranlı kimdir?

1974 yılında Ordu’nun Kumru ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Kumru’da tamamladıktan sonra Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını yaptı.

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

İlgili Terimler : , , , ,
FY Ajans