25 yıllık eğitim çınarı Gediktaş: “çocuklarımızın ‘çocuk’ olduğu gerçeğini unutmayalım”

Hemen her tartışmanın”eğitim şart” çıkarımıyla son bulduğu ülkemizde ‘eğitim’ her dönemde en çok konuşulan konuların başında gelmiştir. Eğitim hayatımız devam ediyor olsa da olmasa da eğitim üzerine herkesin söyleyecek muhakkak bir sözü var.
Özel okullar ve devlet okulların kıyaslaması da bitmek bilmeyen tartışmaların başında geliyor. Özel okullar ve devlet okulları evvelden bu yana kıyaslana, tartışıla dursun, İş’te Life Adana Dergisi olarak 25 senedir hem devlet okullarında hem özel okullarda öğretmenlik ve yöneticilik deneyimi olan Bahçeşehir Kolejleri Adana Müdürü Hakan Gediktaş’la eğitim üzerine konuştuk. Sınav gerçekliği olan bir ülkede yaşadığımızı hatırlatan Gediktaş,velileri ise “çocuklarımızın ‘çocuk’ olduğu gerçeğini unutmayalım” diyerek  uyardı.

Hakan Gediktaş kimdir? Sizi biraz sizden dinleyelim.
Malatya doğumluyum fakat 1979’dan bu yana Adana’dayız .Babamın işi dolayısıyla 1979 yılında Adana’ya göç etmişiz. İlkokul, ortaokul lise ve üniversite tahsilimi de Adana’da yaptım. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor bölümünden mezun oldum.Çeşitli kulüplerde profesyonel olarak voleybol oynadım. 1993 senesinde ilk olarak devlete atamam oldu. 12 yıl boyunca devlette çalıştım. Daha sonra istifa ettim, özel bir okulda okul müdürlüğü yaptım. 2013 yılından bu yana Türkiye’nin ve Avrupa’nın köklü zincir eğitim kurumlarından birisi olan Bahçeşehir Kolej’lerinde kampüs müdürü olarak çalışıyorum. Eğitim hayatında 25. yılımı çalışıyorum.

Hem özel okullarda, hem devlet okullarında eğitimci ve idareci olarak 25 seneyi aşan bir tecrübeniz var. Bu tecrübelere dayanarak eğitimde gördüğünüz eksiklikler nelerdir?
Doğru bir yere parmak bastınız. Kendimi çok şanslı görüyorum. 12 yıl devlette çalışıp, daha sonra özel kurumlarda çalışmış olmanın, bunu tecrübe etmenin rahatlığını yaşıyorum. Çünkü devlette edindiğim tecrübe beni yerel bir özel okula müdür yaptı. Yerel olan özel okulda edindiğim tecrübe beni uluslararası boyutu olan zincir okulların Adana’daki yetkilisi yaptı. Bu anlamda devleti, özel okullarla özel okulları da kendi aralarında mukayese etme şansına sahip oldum.
Eğer objektif olursanız, olaylara ve durumlara objektif olarak bakarsanız sorunları daha rahat tespit edebilirsiniz. Tabi ki uluslararası niteliği olan ve kurumsal olan bir okulda çalışmak, yönetici olarak işimizi çok kolaylaştırıyor. Yerelde eğitim hayatına devam eden okullarda bazen kurumsallaşamamanın sıkıntısını ağır bir biçimde yaşıyorsunuz. Yereli ulusal olanla, ulusal olanı yerelle mukayese ettiğimizde ikisinin de kendince artıları ve eksileri mevcut. Ama tabi ki de ulusal olan, kurumsal olan eğitim kurumlarının artıları biraz daha fazla. Zaten devlet okullarına baktığımızda, 80 milyonluk nüfusu baz aldığımızda aslında milli eğitim bakanlığı özellikle son iki senede gayet iyi çalışıyor diyebiliriz. Daha iyisi elbette olabilir ama şuan verilen gayret de takdir edilmeli. İnanıyorum ki, derslik ihtiyaçları giderilip tam zamanlı eğitime devlet okulları da geçtiği zaman özel okulların eğitim kalitesine ulaşacaklardır, hatta daha da iyi olacaktır.

“Yukarıda kalmak yukarı çıkmaktan daha zor”
Yukarılara çıkmak zordur ama yukarıda kalmak daha zordur. Yukarılar her zaman rüzgarlı olur zira. Bu açıdan baktığımızda özel okullar imkanları daha fazla olduğu için beklenti de haliyle daha fazla oluyor. Biz bu beklentileri asla aşağı çekmemek için mücadele veriyoruz. Biz de Bahçeşehir olarak kendimizi hep güncel, dinamik ve zinde tutmamız gerekiyor tutuyoruz da. Beklentileri her zaman karşılayabilmek için çabalıyoruz.

Neden Bahçeşehir?

Veliler açısından bakacak olursak, kurumsallığımızdan ötürü bizi tercih etmeliler. Çünkü herkese aynı yakınlıkta ve uzaklıktayız. Mesela herkese ayrı ayrı fiyatlar vermiyoruz. Türkiye genelinde alınan standart fiyat kararları burada da herkes için uygulanıyor. 125 okulda uygulanan politika Adana’da da uygulanıyor.
Öğrenci açısından bakacak olursak; okulumuzda, Ana sınıfından lise son sınıfa kadar bütün öğrenci gruplarını barındırıyoruz. Her birisi için ayrı ayrı çözümler ve projeler üreten İstanbul’da işinde uzman profesyonel bir akademik ekip var. Bu akademik ekip çocuklarımızın gerek kişilik gelişimlerini, gerekse de sosyal ve akademik gelişimlerini en ince ayrıntısına kadar planlıyorlar ve her şeyimiz bu plan program dairesi içerisinde adeta bir makinenin dişlisi gibi burada sürekli işliyor. Dolayısıyla işler böyle yürüdüğü için öğrenciler akademik ve sosyal açıdan her şeyi burada elde edebiliyorlar.

“Diğer okullara rol model olan bir okuluz”
Bahçeşehir koleji, birçok açıdan diğer okullara rol model de olmuştur. Mesela çok uzun yıllar öncesinden 5. sınıflara yabancı dil ağırlıklı bir müfredat uygularken, bakanlık henüz iki yıldır bu müfredatı uygulamaya başladı. Keza kodlama ve robotik çalışmaları çok öncesinden bizde başlamışken, henüz Türkiye’de insanların hayatına yeni girdi. Dünyada yapay zeka konuşuluyorken biz öğrencilerimizi bu dijital ortamdan uzak tutamayız. Bu tarz akademik süreçlerin yanı sosyal aktiviteler noktasında da öğrencilerimizi besliyoruz.

“Dünya vatandaşı olmak için Bahçeşehir’den mezun olmak yeterli”

Buradan mezun olacak olan öğrencilerimizin birer dünya vatandaşı olabilmeleri için, hem ingilizce ağırlıklı bir eğitim hem de buradan mezun olduktan sonra dünyanın birçok yerinde rahatlıkla eğitim görebilmeleri ve yaşayabilmeleri için Bahçeşehir Koleji’nden mezun olmaları yetiyor. Buna benzer birçok sebebi bir araya getirdiğimizde Bahçeşehirli olmak gerçekten önemli. Bu hazzı yaşayan Bin’e yakın öğrencimiz var ve her yıl da mezunlar veriyoruz.
İnşallah Adana’da ikinci kampüsümüzü de tamamladıktan sonra Bin öğrenciyi daha bünyemize alarak devletin bu anlamda yükünü almayı hedefliyoruz.
Bahçeşehir Koleji’nin ismini sosyal sorumluluk projelerinde sıkça duyuyoruz. Hakkari’deki öğrencilere yönelik sosyal sorumluluk projeleriniz de bunlardan bir tanesi. Bu projeden biraz bahseder misiniz?
“Adana’dan Hakkari’ye uzanan dostluk eli”
Adana Bahçeşehir Koleji olarak her yıl 5-6 sosyal sorumluluk projesine imza atıyoruz. Hakkari projemiz de bunlardan birisi ve yaklaşık altı senedir sürdürdüğümüz, artık geleneksel hale gelen bir proje. Hakkari’de ihtiyaç sahibi çocuklar için okulumuzda bir “dilek ağacı” bulunduruyoruz. Hakkari’de ihtiyaç sahibi olarak tespit ettiğimiz çocukların yaşını ve cinsiyetini ve ihtiyaçlarını bir zarfın içerisine koyup dilek ağacına asıyoruz. Velilerimiz, öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bu zarflardan birisini alarak ihtiyaçları karşılıyor. Biz de alınan ihtiyaçları daha sonra ihtiyaç sahiplerine teslim ediyoruz. Bunu yaparken de kesinlikle bu projeyi reklam etme çabası gütmüyoruz.
Hakkari Valiliği, Hakkari İl Milli Eğitim Müdürü ve Adana Milli Eğitim Müdürü Sayın Veysel Durgun Bey’in katkılarıyla bu sene Hakkari’deki 265 ihtiyaç sahibi öğrencilerimize kışlık mont gönderiyoruz. Dün tırımız yola çıktı.Muhtemelen Cuma günü orada olacak. 16 Ocak gibi de biz Hakkari’ye gideceğiz. Hakkari’de çeşitli görüş alışverişinde bulunacağız ve ikinci dönemde de oradaki 20 öğrenciyi Adana’ya getirerek öğrencilerimizin ailelerinin yanında bir hafta misafir edeceğiz. Bu da bir nevi öğrenci değişim projesi. Öğrenci değişimi yalnızca ülkeler arasında yapılmamalı. Yurt içinde de bu tarz değişim projeleri hoşgörüyü ve empatiyi artıracaktır. Ayrıca Hakkari Valimize ve Hakkari İl Milli Eğitim Müdürümüze robotik ve kodlama konusunda atölye kurmayı teklif edeceğiz. Projemize genel olarak “Adana’dan Hakkari’ye uzanan dostluk eli” diyebiliriz.

Yeni bir yılın başındayız. 2019’dan beklentileriniz nelerdir?

“2018 yılı 2017’ye nazaran daha iyi geçti”
2018’de yaşanan döviz bunalımı bizleri çok etkilemedi fakat bu bunalımın yarattığı olumsuz hava velilerimize, dolayısıyla da bizlere yansıdı. Fakat 2018 yılında da bizler Bahçeşehir Koleji olarak en iyi okullar listesinde kalmayı başardık. 2018 yılında elde ettiğimiz sosyal akademik ve kültürel başarılarımızı 2019 yılında daha da artırarak devem ettirmek istiyoruz. Bahçeşehir Kolejinde hedefler bitmez sürekli artar. Bu da bizi daha enerjik ve dinamik kılıyor. Bu bağlamda ben 2019 yılının 2018 yılından daha iyi geçeceğini düşünüyorum.
İş’te Life Adana okuru olan öğrencilerimize ve özellikle de velilerimize neler söylemek istersiniz?
“çocuklarımızın ‘çocuk’ olduğu gerçeğini unutmayalım”
Eski bir sporcu ve 25 yılını eğitim hayatına vermiş bir idareci olarak sınav gerçeğinin olduğu bir ülkede velilerimiz maalesef bazen çocuklarımızın “çocuk” olduğunu unutarak onlara çok fazla yükleniyorlar. Akademik olarak çok fazla üzerilerine gidiyorlar. Ben bir okul müdürü olarak diyorum ki, varsın çocuklarımız iki üç matematik sorusu az çözsünler, ama mutlaka bir spor dalıyla uğraşsınlar, mutlaka bir müzik aleti çalsınlar, mutlaka bir hobileri olsun ve mutlaka okusunlar. Velilerimiz lütfen bu konuda onları desteklesinler. Her kişi kapasitesi doğrultusunda yük taşır. Çocuklarımıza taşıyamayacağı yükler yüklemesinler, çocuklarını çok iyi tanımaya çalışsınlar ve en önemlisi de çocuklarla vakit geçirsinler, vakit geçirsinler, vakit geçirsinler…

İş’te Life Adana/ Hanifi Aktaş